Powered By Blogger

5 Ekim 2011 Çarşamba

İNSANLIK ESKİ BİR ZANAAT MI ?!

      Yazmazsam büyük bir öfke patlaması yaşayacağım anlardan birindeyim. Bütün insanların içlerinde, belki çok derinlerde bir yerlerde iyilik kırıntılarının olduğuna inanırım. Bu inancımı sarsan milyonlarca tecrübem olmasına rağmen, tükenmeye yüz tutmuş ümitlerimi küçük kıvılcımlarla alevlendirdim hep...

      Geceden kendime bu sabah için bir görev vermiştim. Beşiktaş' da bazı mahallerde , binaların önündeki ağaçlara bağlı büyük su şişeleri görmüştüm. İçlerinde rengarenk plastik şişe kapakları. Kafamda bir ampul yandı ve ''Bizim orda neden olmasın ki?'' dedim. Sonra içimdeki doğrucu Davut konuştu : -'' Yazın sokak hayvanları için kapının önüne bıraktığın su kabına olanları unuttun galiba?...'' - '' Hayır unutmadım ; ama komşularım da onlarla yaptığım kavgayı unutmamıştır!'' - '' Peki, denemesi bedaba, dene ve gör. '' - '' Pekii!''

    Kafamda soru işaretleri yok değildi tabi ; ama denemeye değerdi. Zira damlaya damlaya göl olur. Her neyse içimdeki doğrucu Davut'a inat bu sabah, bu görevi hayata geçirdim. Beşiktaş'a nazaran daha az ''duyarlı'' bir semt olan Gaziosmanpaşa'da oturduğum için; şişenin üzerine kapakların toplanma amacını anlatan minik bir not yapıştırdım. Komşularımın ilk tepkileri olumluydu. Nerdeyse bir saat içinde şişenin yarısı dolmuştu bile. Öyle mesuttum ki...

    Gün boyunca gittiğim yerlerde, bulduğum boş şişelerin kapaklarını ve arkadaşlarımdan topladığım kapakları çantama doldurdum. Akşam, '' Şimdi şişe ağzına kadar dolmuştur, yenisini koymak gerekli diye düşünerek  eve yürürken; sokağı dönmemle başımdan aşşağı kaynar sular döküldü. Şişenin yerinde yeller esiyordu. Ağacın dibinde birkaç plastik kapak... Merdivenleri nasıl çıktığımı bilmiyorum. İçeri girer girmez, bir selam bile vermedemeden; '' Şişe nerde?'' diye sordum. Annem; ''İkindiye kadar yerindeydi, sonrasını bizde bilmiyoruz.'' dedi. Bende sadece hayal kırıklığıyla; '' Bu kadar duyarsız olamazlar! '' dedim.

    Fazla mı büyütüyorum? Bilmiyorum. Kapaklara ne olduğunu da bilmiyorum. Yarın bir dedektif edasıyla bunu araştıracağımı biliyorum yalnızca...

    Koskoca evrende sadece kendi dünyamızı düşünerek yaşıyoruz. Varsa yoksa kendi sorunlarımız, kendi ihtiyaçlarımız... Çoğumuzun kendine bile hayrı yok!... Alt tarafı birkaç kapak yaa, kime, ne zararı vardı?! Su kabının kime ne zararı varsa, belli ki bu kapaklar yine onları rahatsız etmişti(!) Belkide artık kimsenin samimiyetine, insanlığına inanmamam gerekiyordur! Belki de gerçekten insanlık ölmüştür!...